Trafikte Empati ve İletişim
a. Empati
En basit tanımıyla empati (duygudaşlık), bir olay ya da bir durumda karşımızdaki kişi hakkında herhangi bir yargıda bulunmadan önce kendimizi onun yerine koyarak, olayı/durumu onun gibi yaşamamız anlamına gelmektedir. Yani kişi, “ben onun yerinde olsaydım nasıl hissederdim/düşünürdüm/davranırdım” diyorsa, o kişi ile empati kuruyor, kendini onun yerine koyarak, kişinin davranışı değerlendiriyor, duygudaşlık yapıyor demektir. Kişi öncelikle kendine saygılı olmalıdır. Kendine değer verenler başkalarını da değerli görmektedirler. Bunun için; “Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da o şekilde davranın.” altın kuralının unutulmaması gerekir.
Empati, başarılı bir iletişimin temel koşularından biridir. Sosyal yaşamda empatinin tartışmasız önemi büyüktür. Trafik adabı açı- sından da empati çok ciddi bir öneme sahiptir. Sürücü trafikte diğer yol kullanıcıları ile sürekli iletişim içindedir. Aracını hareket ettirmesiyle 14 birlikte iletişim başlar ve aracını park edinceye kadar da bu iletişim sürer. Örneğin, sola ya da sağa dönüş yapmadan önce sinyal vermek bir iletişimdir. Trafik kuralları bu iletişimi sağlıklı, güvenli ve herkes için standart kılabilmek için vardır. Ancak trafik adabı bu kuralların o toplumda ne şekilde ve ne standartta uygulandığını belirlediği için ayrı bir yere sahiptir. Hiçbir toplum 24 saat trafik zabıtası tarafından denetlenemez. Toplum yararına, kesintisiz denetim, trafik adabı ile mümkündür. Yüksek empati kurabilen bir toplumda da trafik adabı diğerinin hakkını dikkate alan görgü kuralları üzerine kurulmaktadır.
Örnek 1: Aracını kaldırıma park etmiş bir sürücü, diğer yol kullanıcıların kaldırımı kullanması- na engel olduğu gibi kaldırımı kullanamayan yayaların araç yoluna çıkmalarına neden olmaktadır. Ayrıca kaldırım taşlarına da zarar vermektedir. Empati düzeyi yüksek bir sürücü, kendini yaya olan yol kullanıcısının yerine koyar ve aracını kaldırıma park etmez.
Örnek 2: Aracınızı park ettikten sonra hemen aracınızın başından ayrılmayın. Aracınızın durduğu yerin, diğer yol kullanıcıları açısından bir şekilde görme ve görülme ya da manevra engeli oluşturup oluşturmadığını kontrol edin.
b. Diğergamlık
Diğergamlık, kendinden çok başkalarını düşünen, başkalarının iyiliği için fedakârlık yapan, özgeci şeklinde tanımlanır. Diğergamlık, yardım etme davranışının bir alt kategorisidir. Başkasının çıkarına davranma olarak tanımlanmaktadır. (Hogg ve Vaughan, 2014) Kişinin kendisinden çok bir başkasına yarar sağlama isteğiyle yapılan davranışı 15 işaret eder. Diğergamlık ile empati arasında önemli bir ilişki vardır. Empati, kişiyi başkalarına yardım etmek üzere harekete geçirir. Toplum yanlısı davranışlar diğer insanların refahına katkıda bulunmaktadır. Diğergam davranışlar, birisinin buna karşılık vermesini gerektirmez. Bu tür davranışlar, bütün kültürlerde olmakla birlikte bizim kültürümüzde, bu davranışlara büyük önem verilir.
c. Öfke Yönetimi
Öfke, ‘güçlü bir husumet duygusu’ şeklinde tanımlanmaktadır. Hoşnutsuzluğun do- ğurduğu yoğun bir duygusal durum anlamına gelmektedir. Öfke yerine kızgınlık, hiddet, gazap sözcükleri de kullanılmaktadır. Öfke, günlük hayatımızda önemli yere sahip duygularımızdan biridir. Öfke duygusu evrenseldir. Her kültürde çeşitli şekillerde yaşanan bir duygudur. Kimi zaman kısa süreli, orta şiddette ve hatta kişiye faydalı, kimi zaman ise çok şiddetli, yoğun, sürekli ve tahrip edici olabilmektedir. Öfkenin engellenme, benlik saygısının zedelenmesi, gururun kırılması gibi nedenlerle ortaya çıktığı bilinmektedir. Haksızlığa neden olan kışkırtıcı davranışlar da öfkenin en önemli nedenlerindendir. Öfke, planlanabilen bir duygu değildir. Diğer deyişle, saldırı, engellenme, haksızlığa uğrama, eleştirilme, küçümsenme gibi durumlarda kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Öfke çok farklı biçimlerde ifade edilir. İnsanlara yönelik fiziksel saldırı, objelere yö- nelik fiziksel saldırı, sözel saldırı veya bağırma, bastırma, kendini eleştirme, dikkati başka konuya çekme, zulmetme, öfkenin ifade biçimlerinden bazılarıdır
Öfke duygusunun aslında bir işlevi vardır ve işe yarar. Başka bir deyişle, kişiye güç verir, kişinin duygularını daha da kabartan, rahatsız edici davranışları önler. Yani, kişi öfke sayesinde engellendiğini anlar, kendine zarar vermez. Ayrıca öfke, diğer insanlara karşı olumsuz duyguların dışa vurulmasını kolaylaştırır. Kişiyi, isteklerini elde etme konusunda daha atılgan bir hale getirir, kendisini önemli, üstün ve haklı hissetmesini sağlar. Ama unutulmamalıdır ki “Öfkeyle kalkan zararla oturur.”
Öfkenin kalp hastalıkları gibi pek çok fiziksel hastalığın ilerlemesinde çok önemli etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Konuyla ilgili çalışmalar yapan uzmanlar hem bastırılan hem de ifade edilen öfkenin, yüksek kan basıncı, kalp problemleri, ülser gibi psikosomatik sonuçları olacağını vurgulamaktadırlar. Uzmanlara göre, öfkenin bastı- rılması, yüksek tansiyonu geliştiren bir faktörken, öfkenin bağırarak, müdahale ederek veya hızlı konuşma şeklindeki ifadeleri de kalp ritminde bozulmalara neden olmaktadır.
Öfkelendiğinizi nasıl anlarsınız? Öncelikle bedeniniz çeşitli fizyolojik tepkiler verir. Bu tepkiler, kişiden kişiye değişikler göstermektedir. Örneğin, kaşlar çatılır, dişler gıcırdatılır, ters ters bakılır, yumruklar sıkılır, yüz kızarır, ellerde/ayaklarda titreme ya da uyuşma hissi oluşur, nefes almada zorluk, vücudun çeşitli bölgelerinde seğirmeler olur, terleme, kontrol kaybı, sıcaklık hissi, burundan soluma, dudakları ısırmak, beynin zonklaması, baş ağrısı, hareketlerin hızlanması olur. Beden fiziksel tepkiler verirken aynı zamanda zihin, unutkanlık, uykusuzluk, dikkatsizlik gibi tepkiler verir. Sonuç olarak davranışsal tepkiler verilir. Daha çok sigara içmek, aşırı yemek yemek, acelecilik ve huzursuzluk, aşırı alkol tüketimi bu davranışlardan bazılarıdır.
Günümüzde psikologlar, öfkeyi bastırmak ya da yok etmek yerine “kızgınlık ve öfkenin yönetimi” ni önermektedirler. Öfke yönetiminde amaç; kızgınlığın ve öfkenin yol açtığı duygusal ve fizyolojik tepkileri azaltabilmektir. Çünkü sizde kızgınlığa yol açan insanları, olayları yok edemezsiniz, onlardan kaçınamazsınız, onları değiştiremezsiniz fakat insanlar ya da olaylar karşısında gösterdiğiniz içsel ve dışsal tepkilerinizi kontrol edebilirsiniz, onları yapıcı bir şekilde yönetebilirsiniz. Sonuç olarak, kızgınlığınızı neyin tetiklediğini bulmak ve kendinizi öfkeyle kaybetmeden, bu nedenlerle başa çıkabilece- ğiniz yöntemler geliştirmek en sağlıklı olan çözüm olarak önerilmektedir.
Öfkeyi başarılı bir şekilde yönetmek için öncelikle neden öfkeli olduğunuzu anlamaya çalışın. Gevşemeye ve dinlenmeye çalışın. Bunun için nefes egzersizlerini öğrenin ve uygulayın. Kas gevşeme egzersizleri ya da spor yapmayı hayatınızın düzenli bir parçası haline getirin. Düşünme tarzınızı yeniden yapılandırın. Başka bir deyişle, olumlu düşünme konusunda kendinizi geliştirin, duygularınızı paylaşın, öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınıza sığının.” Mantık Öfkeyi Yener”. Kendinize “tüm dünyanın size kazık atmaya çalışmadığını” hatırlatın. Sadece, yaşamın iniş ve çıkışlarından bazılarını yaşadığınızı düşünün. Sizi kızgınlık duygularına hazırlayan, “asla” ya da “her zaman” gibi sözcükleri kullanmayın. “Bu yolda hep böyle trafik sıkışıktır”. “Bu minibüs/taksi/otobüs sürücüleri her zaman böyle yapar. gibi kızgınlığınızı daha da arttıracak cümleler kurmaktan kaçının. Ayrıca problem çözme yöntemlerinizi geliştirin. Örneğin, “Her problemin bir çözümü vardır.” inancı, çözümü bulamadığınızda engellenmişlik duygusunu ve kızgınlığı arttırır. Bazen çözüm sizin kontrolünüzde değildir ya da yoktur, dolayısıyla sorunla yüzleşin. “Ya hep ya hiç” tarzı düşünceden uzak durun. Zamanı etkili kullanma konusunda kendinizi geliştirin. İletişim becerilerinizi geliştirin. Kendini ifade etme yöntemleri konusunda bilgilenin ve kendinizi geliştirin. Saldırgan yerine atılgan olmayı deneyin. Mizah kullanmak da önemli bir yöntemdir. Ancak dikkatli olun. Amaç sorunlarınızı gülerek geçiştirmek değil, onlarla yapıcı bir şekilde yüzleşmektir. Alaycı ve aşağılayıcı mizaha başvurmaktan kaçının. Bu da öfkeyi ifade etmenin bir başka yüzüdür. Alay etmek, öfke yönetimi değildir. Amaç, her şeyi ve kendinizi çok fazla ciddiye almaktan sizi alıkoymaktır
Sonuç olarak aklınızdan çıkarmayın: Kızgınlığı yok edemezsiniz. Tüm çabalarınıza rağ- men sizi kızdıracak olaylar olacaktır. Yaşam her zaman engellerle, acılarla, kayıplarla ve diğer insanların onlardan beklemediğiniz davranışlarıyla dolu olacaktır. Olayları değiştiremezsiniz ama bu olayların sizi etkileme biçimini değiştirebilirsiniz. Kızgınlık ve öfke tepkilerinizi kontrol ederek, uzun vadede onların sizi daha mutsuz kılmasını önleyebilirsiniz. “Gerçek pehlivan öfkelendiğinde öfkesine hakim olabilendir.”
Trafikte Öfke Yönetimi ve Güvenli Sürücülük
Psikologlara göre, öfkeli araç kullanmaya eğilimli olma ile saldırgan sürücülük davranışları birbirleriyle ilişkilidir. Diğer deyişle, öfkeli sürücülük özelliği yüksek olan kişiler, trafikte daha fazla öfkeli durumlar yaşama deneyimine sahiptirler.
Trafikte yaşanan öfke duygusu, güvenli sürücülük yeteneklerini olumsuz yönde etkilemekte, tehlikeli davranışlara ve kural ihlallerine yol açabilmektedir. Diğerlerine göre daha çabuk ve daha fazla öfkelenen sürücülerin direksiyon hâkimiyeti bozulur, dikkat dağılır, kural ihlalleri artar, sabırsızlık ve tahammülsüzlük artar ve sonuç olarak kazaya karışma olasılığı artar
Trafik ortamı, doğası gereği engellemelerle dolu bir ortamdır. Çeşitli nedenlerle trafik tıkanır. Kurallar gereği özellikle şehiriçi trafiği dur-kalk şeklinde yürür. Her kırmızı ışık bir engellemedir. Dolayısıyla bir sürücü engellenme duygusu yaşadığında hissettiği öfkeyi yönetmeyi öğrenmek zorundadır. Güvenli sürücülük için altın kural sakin olmak ve sakin kalmaktır.
Araç kullanırken kendinizi öfkeli hissederseniz uyum sağlayıcı/yapıcı öfke ifadesi yöntemini kullanın. Örneğin, önünüzde yavaşlamanıza neden olan ya da aracını aniden önünüze kıran bir sürücü ya da bir durum oluştu. Engellendiğiniz ya da haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz için ister istemez kendinizi öfkeli hissetmeye başlayabilirsiniz. Böyle bir durumda aşağıda belirtilen ve sizin için en uygun olan düşüncelerden seçiniz ve o düşüncelere yoğunlaşmaya çalışınız:
Uyum sağlayıcı/ yapıcı öfke ifadesi yöntemi (Eşiyok, Yasak ve Korkusuz, 2007):
- Güvenli bir sürücü olmak için daha dikkatli davranırım.
- Diğer sürücüyü düşünmemi engellemek için başka şeyler düşünürüm.
- Karşılık vermeden önce sonuçlarını düşünürüm.
- Durumla ilgili pozitif çözümler düşünmeye çalışırım.
- Kendime, bunun sinirlenmeye değmeyeceğini söylerim.
- Onların seviyesine inmemeyi tercih ederim.
- Sakinleşmek için radyo veya müzik açarım.
- Yapılabilecek olumlu şeyleri düşünmeyi denerim.
- Kendime, bulaşmaya değmeyeceğini söylerim.
- Yolda kötü sürücülerin de bulunabileceğini kabul etmeye çalışırım.
- Sakinleşmek için derin nefes almak gibi şeyler yaparım.
- Araç kullanırken gerilimli durumlar olabileceğini kabul etmeye çalışırım.
- Yoldaki gerilimi düşünmemi engellemek için başka şeyler düşünürüm.
- Kendi kendime “boşver” derim.
- Kazalardan sakınmak için diğer sürücülere daha çok dikkat ederim.
ç. Beden Dili
Sözsüz olarak iki şekilde iletişim kurarsınız; beden hareketleriyle (yüz ifadeleri, elkol hareketleri ve duruş) ve kişilerarası mesafe ile (diğer kişiyle aranıza koyduğunuz uzaklık). Beden dili sözlü iletişimden daha inandırıcıdır. Ayrıca beden dili önemlidir çünkü bir iletinin %7’si sözel iletişim (sözcükler), %38’si ses (yükseklik, ton, ritim vb.), %55’i beden hareketlerinden (çoğunlukla yüz ifadeleri) oluşmaktadır.
Sözel olmayan ipuçları; yüz ifadeleri (mutluluk, şaşkınlık, kızgınlık, üzüntü, korku, tiksinme), göz teması, fiziksel görünüm beden dilini kapsamaktadır. Sözsüz iletişim etkilidir. Çünkü duyguları ifade eder, çift anlamlıdır, belirsizdir. Sözel olmayan ipuçları dendiğinde kişilerarası mesafe, beden dili ve yüz ifadelerinin yanı sıra jestler yani el hareketleri ile konuşma, mimikler, giyiniş tarzı ve söyleyiş tarzı da belirtilmektedir
Trafik ortamında diğer yol kullanıcıları ile iletişim sırasında sürücü hem aracını hem de beden dilini kullanır. Korna çalmak, yakın takip araç kullanmak, aracını kullanarak yapılan iletişim biçimlerine verilebilecek örnekler iken, diğer sürücü ya da yayaya elkol işaretleri ile çabuk geçmesini ifade etmek de beden dilini kullanmaya örnek olarak verilebilir.
Özellikle bir trafik kazasında diğer tarafla iletişim halindeyken kişinin beden diline dikkat etmesi önemlidir. Sözler olumlu olabilir ancak kişinin kullandığı beden dili kavgaya davet çıkarmamalı, sakinleştirici olmalıdır. Haklı ya da haksız olma trafik zabıtası- nın karar vereceği bir durumdur. Ancak bir kaza durumunda taraflar, psikolojik olarak, savunma durumuna geçme ve diğerini suçlama eğilimi içindedirler. Bu ruh hali, beden diline yansır ve diğer taraf da aynı durumda olacağı için olumsuz olayların, kavgaların meydana gelmesi kaçınılmaz bir hal alabilir. Olayları daha da zor bir hale getirmemek için ve trafik güvenliğini gözetmek açısından kişinin diğer tarafa haklı ya da haksız olmasından bağımsız olarak saygı duyduğunu, varlığını gördüğünü ve kabul ettiğini ifade eden beden dili ile yaklaşması trafik adabı açısından istenilen durumdur.
d. Konuşma Üslubu
Aşık Yunus’un da dediği gibi;
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ide bir söz
Kişinin konuşma üslubu bazen sözlerinden daha çok önem taşır. İletişim sırasında mesajın ne olduğu kadar nasıl söylendiği de önemlidir. Başka bir deyişle, sözler olumlu olabilir ama söyleme tarzı olumsuz ise kişinin aklında sözler değil söyleyiş biçimi kalır ve ona göre karşılık verir. Konuşurken kişilerin yüzüne bakarak tebessüm etmek karşı- mızdakinin sert duruşunu yumuşatacaktır. Sonuç olarak, beden dili ve konuşma üslubu kuralları açısından olumlu bir trafik adabı sahibi olmak güvenli sürücülük açısından önem taşımaktadır. Beden dili ve konuşma üslubu da dikkate alınarak, trafik adabı açısından başarılı iletişim kurma becerilerinizi geliştiriniz. Bunun için aşağıda belirtilen hataları yapmayınız:
- Susup, bir şey söylemediğimizde, gerçekten söylemediğimize inanmak,
- Tek bir olayın, birini anlamak için yeterli bir örnek olduğu,
- Herkesin sizin görüşlerinizi ve duygularınızı paylaşması gerektiği,
- İnsanların değişmediği,
- İnsanlara atfettiğimiz özelliklere onların gerçekten sahip olduğu,
- Mesajlarımızın diğerlerine tümüyle açık olduğu,
- Söyleneni anlamamız gerekiyormuş gibi sosyal baskılar (bazen anlayamayabilirsiniz),
- Karşınızdakinin kişiliğini sevmediğiniz için zihninizi ona kapatma,
- Dinlerken aynı zamanda değerlendirme eğiliminiz,
- İletişimde çok erken yargılara / ön yargılara varma,
- Atıflarınızı yaparken, kendinizi kayırma,
- Gerçek veriler ile o verilere ilişkin kendi algılarınızı karıştırmak,
- “Önemsiz” saydığınız mesajları duymamak
e. Trafik Denetim Görevlileri ile İletişim
Bir sürücü, trafikte çeşitli nedenlerle trafik zabıtası ile iletişim kurmak durumundadır. Trafik denetim görevlileri, ilgili yasal düzenlemeler kapsamında görevlerini yapmaktadırlar. Dolayısıyla bir sürücü herhangi bir durumda trafik zabıtası ile iletişim kurarken, bunu aklından çıkarmamalı ve trafik adabı açısından iletişim kurallarına özen göstermelidir.
İletişim, mesaj alışverişi, bilgi aktarımıdır. Etkili, başarılı iletişim demek başkalarını suçlamak yerine hakça savaşım vermektir. Etkili iletişim becerileri gelişmiş olan kişi et- kin şekilde dinlemeyi bilir, akıl okumak yerine karşısındaki kişinin ne demek istediğini gözden geçirir. Karşısındaki kişiye saygı duyar. Saygı duymak o kişinin varlığını kabul etmek anlamına geldiği için iletişimi başarılı hale getirir. Her insanın en önemli psikolojik ihtiyacı varlığını kabul ettirmektir. Empati düzeyinin yüksek olması da başarılı iletişim için en önemli koşulların başında gelmektedir.
Dolayısıyla sürücü, trafik denetim görevlileri ile başarılı bir iletişim kurabilmek, kendini ifade edebilmek için etkili iletişim becerileri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.